Yaratıcılığın tılsımı kelimelerin gücünde saklıdır. Ama şunu kabul edelim: Herkes o büyülü kelimeleri kolayca bulamaz. Hele bir de başkası adına yazıyorsanız, iş iyice karmaşıklaşıyor. Ben bir gölge yazarım ve yazmak benim için bir tutku. Ancak işimi yaparken o tutkudan fazlasına ihtiyaç duyuyorum. Yani bazı yaratıcı yazma teknikleri var kullandığım. Hem kendi deneyimlerimden hem de usta yazarların uyguladığı yaratıcı tekniklerden bahsedeceğim.
1. Önce Sesini Bul, Sonra Başkasının Sesine Bürün
Benim için yazının en önemli kısmı “ses”tir. Her yazarın bir sesi vardır. Sizin yazılarınız hangi tonda konuşuyor? Samimi ve eğlenceli mi yoksa resmi ve ciddi mi? Ben genelde sıcak ve samimi bir tonla yazarım. Çünkü okurla aramda bağ kurmanın en iyi yolu bu. Ama gölge yazarlık yaparken bir başkasının sesiyle konuşmak gerekebiliyor.
Nasıl mı yapıyorum?
- Dinliyorum. Müşterimin konuşma tarzını ve kelime seçimlerini inceliyorum.
- Deniyorum. Kendi yazdığım bir paragrafı alıp farklı tonlarda yeniden yazıyorum.
Mesela biri bana “Resmi bir tonla yaz” dediğinde, hemen o kişiyi aklımda bir profesör gibi canlandırıyorum ve buna uygun cümleler kuruyorum. Sonra müşterimi canlandırıyorum zihnimde. O, bu paragrafı nasıl anlatır?
Siz de bir başkasının sesine bürünmek istiyorsanız önce kendi sesinizi bulmalısınız. Bu, yazınızın temel taşını oluşturacak.
2. Beyin Fırtınasını Eğlenceye Dönüştürün
Yazma süreci bazen korkutucu olabilir. Boş bir sayfa sizi çaresiz bırakabilir. Bu yüzden de yaratıcı bir beyin fırtınası şart. Ancak klasik yöntemlerden sıkıldıysanız benim de zaman zaman kullandığım şu eğlenceli yöntemlerini deneyebilirsiniz:
- Listeleme Oyunu: Bir kelime yazın ve çağrıştırdığı diğer kelimeleri listeleyin. Örneğin, “deniz” → mavi, dalga, macera…
- Kendi hikayeni karıştır: Daha önce yazdığınız bir metni alın, anahtar kelimeleri değiştirerek yeni bir tema yaratın.
- Rastgele ilham: Bir kitap veya dergi açın, rastgele bir cümle seçin ve onun etrafında bir hikaye oluşturun.
- Farklı perspektifler: Kendi yazımı tersyüz ediyorum. Bir hikayeyi başından değil de sonundan yazmayı deniyorum.
Böylece yaratıcılığınızı serbest bırakır ve eğlenerek yazabilirsiniz. Yaratıcı yazma teknikleri biraz böyle bir şey.
3. Detaylarda Kaybolmayın Ama Ayrıntılara Önem Verin
İyi bir hikaye, doğru ayrıntılarla canlanır. Ancak gereğinden fazla detay vermek okuru boğar. Bir gölge yazar olarak ne zaman detay vermem gerektiğini çok iyi bilmem gerekiyor. Ne yapıyorum?
- Okurun gözünden bakıyorum: Okuyucunun ilgisini çekecek detaylara odaklanıyorum.
- Metafor ve benzetmeler kullanıyorum: “Güneş doğdu” demek yerine “Güneş, gökyüzünü nar çiçeği gibi boyadı” gibi bir ifade kullanıyorum.
- Hikayeye hizmet etmeyen detayları atın: Her bilgi, hikayeye katkı sağlamalı. “Bu detay hikayeye katkı sağlıyor mu?” diye kendime soruyorum.
Siz de yazarken detayları seçerken hassas olun. Ne fazla ne az, tam kararında.
4. İlham Yetmez, Disiplin Şart
Evet, ilham harika bir şey ama sürekli ilham bekleyerek yazamazsınız. Öğrendiğim bir gerçek var: Disiplin, yazının can damarıdır. Bunu da aslında Ferhan Şensoy’dan öğrendim. Yani oturup yazmalısınız. Peki bunu nasıl daha az sancılı hale getirebilirsiniz?
- Yazı rutinleri oluşturun: Her gün aynı saatte yazmaya başlayın.
- Pomodoro tekniğini deneyin: 25 dakika yaz, 5 dakika mola ver.
- Kendinizi ödüllendirin: İyi bir paragraf mı yazdınız? Kahve molası zamanı!
Unutmayın, en iyi yazarlar bile kötü ilk taslaklar yapar. Gölge yazarların sırrı, o taslağı parlatmaktır.
5. Anlat ve Göster Tekniklerini Karıştırın
“Anlatma, göster” kuralını duymuşsunuzdur. Ama bir yazar, bu kuralı eğip bükmeyi bilir. Ben de genelde ikisini dengelerim. Örneğin:
- Anlat: “Çok sinirliydi.”
- Göster: “Dişlerini sıktı, kaşlarını çattı ve ellerini yumruk yaptı.”
Bu iki tekniği harmanlamak, metninizi akıcı ve ilgi çekici kılar.
6. Duyguları Harekete Geçirin
Yazı yazarken en çok hoşuma giden şey, okurun duygularına dokunabilmek. Birini güldürmek, düşündürmek ya da duygulandırmak… Yazının büyüsü tam olarak burada.
Bunu nasıl yapıyorum?
- Tanıdık duygular yaratıyorum: Mesela, “Sabahın ilk ışıklarında bir fincan kahveyle başlayan huzuru düşünün” dediğimde, çoğu insan bunu hissedebilir.
- Empati kuruyorum: Okuruma, “Evet, işte ben de böyle hissediyorum” dedirtmeye çalışıyorum. Okuyucunun sorunlarını anlayın ve çözüm sunun.
7. Yazının Büyüsünü Kısa Tutun
Bana göre bir gölge yazarın en büyük hatası, yazıyı gereğinden fazla uzatmasıdır. Bunu ben de zaman zaman yapıyorum kaptırıp yazarken. Sonra kendime şunu hatırlatıyorum: “Okurun zamanına saygı duy.” Ardından da gereksiz yerleri hemen siliyorum.
Mesajınızı net bir şekilde verin ve yazıyı tamamlayın. Yazının sonunda okuyucuya bir soru sormak da etkili olabilir. Örneğin:
- “Sizce yazmak mı zor, başlamak mı?”
Yazmak Bir Yolculuktur
Gölge yazarlık biraz sanat, biraz zanaat ve çokça sabır işidir. Benim için yazmak bir yolculuk. Her gün kendimi geliştirdiğim, yeni şeyler öğrendiğim bir süreç. Gölge yazar olmak ise bu yolculuğun en keyifli tarafı. Çünkü birinin hikayesini onun diliyle anlatmak, bana hep yeni pencereler açıyor.
İlham bazen en sıradan anlarda gelir. Bir kahve kokusunda, eski bir şarkıda ya da bir kitabın ilk sayfasında…
Hazırsanız, kaleminizi (ya da klavyenizi) kapın ve yazmaya başlayın. Yaratıcı yazma teknikleri ile daha keyifli ilerlediğinizi göreceksiniz.